M.S. 69 yılında Romalılar, Yahudiye'deki büyük bir isyanı bastırmak için harekete geçti. General Vespasian komutasındaki Romalılar, bölgenin büyük bir kısmını ele geçirdi ve şimdi dikkatlerini isyancıların başkenti olan Kudüs'e çevirmişlerdi. Kudüs'ü ele geçirmek, isyanı tamamen sona erdirmenin anahtarıydı.
Kudüs'ün İçindeki Bölünmeler
Vespasian, Roma'daki taht mücadelesi nedeniyle Roma'ya dönmek zorunda kaldı ve Yahudi isyanını bastırma görevini oğlu Titus'a bıraktı. Bu sırada Kudüs, iç savaş sebebiyle bölünmüş durumdaydı. Simon bar Giora ve John of Gischala gibi liderler kendi güçlerini kurmuşlardı. Halkın bir kısmı Simon'u desteklerken, diğerleri John'un zulmüne karşı direniyordu. Kudüs, bu iç bölünmelerle birlikte Titus ve ordusunu bekliyordu.
Titus'un İlk Adımları
23 Nisan M.S. 70'te Titus, Kudüs'ü kuşatmaya başladı. Romalılar, doğu ve batıdan şehre yaklaştı. Titus, kuzeyden saldırmaya karar verdi ve lejyonları Scopus Dağı'na kamp kurdu. Keşif sırasında Titus, savunucuların ani saldırısına uğradı ve hayatını kurtarmak için onlarla savaşmak zorunda kaldı.
İlk Kuşatma ve İkinci Duvar
Titus, Zeytin Dağı'ndan bakarak Kudüs'ün savunmasını nasıl bertaraf edeceğini planladı. Şehrin bol su kaynakları vardı ama fazlasıyla yiyecek sıkıntısı çekiliyordu. İlk saldırılardan sonra Romalılar, şehrin dış duvarını yıkmayı başardı. Dört gün sonra ikinci duvarda da gedik açtılar ancak savunucuların ani saldırısı Romalıları zor durumda bıraktı. Titus, ikinci duvarın kuzey kesimini tamamen yıkarak kuşatma makinelerini içeri soktu.
Kudüs'teki Çaresizlik ve Açlık
Kudüs'ün kuşatılması sırasında şehirdeki yiyecek stokları hızla tükenmişti. Açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor, insanlar hayatta kalmak için korkunç yollara başvuruyordu. Yahudi Tarihçi Flavius Josephus şöyle aktarmıştı;
Manzara dehşet vericiydi. Kadınlar kocalarından, çocuklar babalarının ellerinden yiyecekleri alıyordu ve en acıklısı anneler bebeklerinin dahi ağzından yiyecekleri alıyordu. Şehirden çıkmalarına izin verilen kaçaklar, her yerde üst üste yığılmış ve gömülmemiş cesetlerden bahsediyordu. Savunucular açlıktan öyle deliye dönmüşlerdi ki deri kemerleri ve koşum takımlarını yemeye başlamışlardı.
Josephus açlıktan ölenler uğruna savaşanlara teslim olmaları için yalvardı, ancak Josephus'un bu çağrısı dikkate bile alınmadı.
Aç halde savunucular, hala bir şekilde savaşmaya devam edecek gücü buluyorlardı. Koçbaşlarının açtığı gedikleri onarıyor, Romalıların yeni saldırılarını püskürtecek gücü buluyorlardı. Romalılar her türlü saldırı yolunu deniyorlardı. Temmuz ayı sonunda, Romalılar bir gece baskını düzenleyerek Antonia Kalesi'ni koruyan ve nöbette uyuyakalan Yahudi nöbetçilerini etkisiz hale getirdiler. Ardından Titus, Yahudi kuvvetlerinin son bir savaş beklentisiyle toplandığı Tapınak Dağı'nı ele geçirmeye odaklandı.
Titus, şehrin son duvarını kuşatırken savunucular da boş durmadı. Simon bar Giora, batıdan sürpriz bir saldırı düzenleyerek Roma kuşatma ekipmanlarını ateşe verdi. Doğuda ise savunucular, Antonia Kalesi'nin altındaki tünelleri yıkarak Roma rampalarını çökertti. Titus, savunucuları aç bırakmak için 8 kilometrelik bir çevre duvarı inşa ettirdi.
Hastalık ve Ölüm
Açlığın yanı sıra, salgın hastalıklar da kuşatmanın getirdiği bir diğer felaket olmuştu. Temizlik ve sağlık koşullarının kötüleşmesi tifüs ve diğer bulaşıcı hastalıkların hızla yayılmasına neden oldu. Şehirdeki hastaneler dolup taşarken, birçok kişi tedavi bile göremeden hayatını kaybetti. Bu hastalıklar, sadece savaşan taraflar arasında değil, aynı zamanda masum halk arasında da büyük bir yıkıma neden oldu.
Antonia Kalesi'nin Düşüşü
Romalılar, Temmuz ayının sonlarına doğru Antonia Kalesi'ne saldırdı. Tapınak kompleksine kadar ilerlediler ancak direnişçilerin sert savunmasıyla karşılaştılar. Titus, Tapınak'ın kuzeybatı duvarına karşı maliyetli saldırılar düzenledi ve sonunda Tapınak'ın büyük kısmı yandı. Tapınak'ın yıkımı, Kudüs'ün düşüşünü hızlandırdı.
Kuşatma sona erdiğinde, hayatta kalanlar için trajedi daha yeni başlıyordu. Romalılar tarafından esir alınan kişiler, köle olarak satıldı veya gladyatör arenalarında dövüştürüldü.
Kudüs Kuşatmasının Sonu
Tapınak yıkıldıktan sonra, Romalılar Kudüs'ü tamamen ele geçirmek için son saldırılarını düzenledi. Savunucuların birçoğu lağımlarda saklanırken, diğerleri çarmıha gerildi. 8 Eylül'de John ve Simon'un teslim olmasıyla Büyük İsyan sona erdi. Titus, Roma'ya büyük bir zaferle döndü ve Kudüs, artık tamamen Roma'nın merhametine kalmıştı. Bir milyondan fazla insanın ölümü ve yüz bin kişinin köleleştirilmesiyle kuşatma sona ermiş oldu.
Roma'nın Kudüs Kuşatması, Yahudi tarihinin en trajik olaylarından biri olarak kabul edilir. Tapınak'ın yıkımı, Yahudi direnişinin sonunu getirdi ve Kudüs, Roma İmparatorluğu'nun bir parçası haline geldi. Kuşatma, Yahudiye'nin tarihindeki en büyük felaketlerden biri olarak tanımlanmaktadır. Kuşatmanın ardından Yahudilerin farklı ülkelere göçleri ve diaspora süreci hızlandı, bu da Yahudi toplumunun gelecekteki kültürel ve dini gelişimini derinden etkiledi.