Büyük İskender, M.Ö. 356 yılında Makedonya'da doğmuş ve genç yaşta tahta geçerek tarihin en büyük imparatorluklarından birini kurmuş, askeri dehası ve karizması ile tarihe damgasını vurmuş bir liderdir. İskender’in hayatı ve başarıları, hem tarihi gerçekler hem de efsanelerle doludur. Ancak, onun ölümünün ardından geride bıraktığı son dilekler, hayatı boyunca elde ettiği zenginlikler ve gücün aslında ölüm karşısında ne kadar anlamsız olduğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. Bu yazıda, İskender’in son üç dileği ve bu dileklerin ardındaki derin felsefi anlamları inceleyeceğiz.
Büyük İskender Kimdir?
Tam adıyla III. Aleksandros, bilinen adıyla Büyük İskender, Makedonya Kralı II. Philip ve Epir Prensesi Olympias’ın oğluydu. Babasının suikast sonucu ölümünün ardından M.Ö. 336’da tahta geçti. Aristoteles tarafından eğitilen İskender, felsefe, bilim, tıp ve sanata olan ilgisi ile gelişmiş bir entelektüel birikime sahipti. Genç yaşında babasının Yunan şehir devletleri üzerindeki egemenliğini pekiştirdi ve Doğu’ya doğru hızla ilerleyerek Pers İmparatorluğu'nu fethetti. İskender, kısa süre içinde Makedonya’dan Hindistan’a kadar uzanan geniş bir imparatorluk kurdu ve bu süreçte Yunan kültürünü Doğu'ya yayarak Hellenistik Dönem'in temellerini attı.
Büyük İskender’in Son Dilekleri
Büyük İskender, M.Ö. 323 yılında Babil’de ani bir hastalık sonucunda 32 yaşında öldü. Ölüm sebebi kesin olarak bilinmemekle birlikte, sıtma, tifo ya da zehirlenme gibi çeşitli teoriler öne sürülmüştür. İskender'in ölümünden önce dile getirdiği üç önemli dilek ise bugün bile insanlara yaşam ve ölüm üzerine derin mesajlar vermektedir:
- Tabutunun En İyi Doktorlar Tarafından Taşınması
İskender, bu dileğiyle ölümün kaçınılmazlığını vurgulamak istedi. Hayatı boyunca en iyi doktorlara sahip olmasına rağmen ölüm onu da yakalamıştır ve bu gerçek karşısında doktorlar bile çaresizdir. Bu dilek, sağlığın ve hayatın sınırlı olduğunu ve hiçbir tıbbi müdahalenin ölümün önüne geçemeyeceğini hatırlatır.
- Hazinelerinin Mezarına Kadar Yola Serilmesi
İskender, bu dileğiyle hayatı boyunca kazandığı tüm zenginliklerin ölüm karşısında anlamsız olduğunu göstermek istemiştir. Kazandığı servetlerin ve maddi varlıkların, ölüm anında hiçbir öneminin olmadığını anlatmaya çalışmıştır. Bu, dünya malının geçiciliğini ve ölümle birlikte hiçbir şey götürülemeyeceğini simgeler.
3. Ellerinin Tabutun Dışında Olması:
İskender, ellerinin tabutun dışında olmasını isteyerek, dünyaya nasıl eli boş geldiğini ve aynı şekilde eli boş olarak ayrıldığını göstermek istemiştir. Bu dilek, insanın en büyük başarılarının ve kazanımlarının bile ölüm karşısında değersiz kaldığını sembolize eder. Herkes gibi o da dünyadan bir şey götüremeden ayrılacaktır. Bu, ölümün evrensel eşitliğini ve insan hayatının geçiciliğini simgeler.
Neden Bu Dilekleri İstedi?
Büyük İskender, dünyanın en büyük imparatorluğunu kurmuş, akıl almaz bir güç ve zenginlik elde etmiş bir liderdi. Ancak ölümle yüzleştiğinde, hayatı boyunca elde ettiği her şeyin aslında geçici ve sınırlı olduğunu fark etti. Bu dilekleriyle İskender, ölümün kaçınılmazlığını ve hiçbir dünyevi gücün veya zenginliğin bu gerçeği değiştiremeyeceğini insanlara hatırlatmak istedi.
Ayrıca, İskender'in dilekleri onun ölüm öncesinde yaşadığı derin bir farkındalığın ifadesidir. Hayatının sonunda maddi kazançlardan ve dünyevi başarılardan ziyade, daha derin bir anlayışa ve insana dair evrensel gerçeklere odaklandığını gösterir. İskender’in bu dilekleri, onun felsefi derinliğini ve yaşamın geçiciliğine dair bilgece bir anlayışını yansıtır.
Büyük İskender’in son dilekleri, onun ölüm karşısındaki düşüncelerini ve insanın faniliğine dair derin bir anlayışını gözler önüne serer. İskender, hayatı boyunca kazandığı tüm güç ve zenginliklerin aslında ölüm karşısında bir anlam taşımadığını anlamış ve bu anlayışını dilekleriyle ifade etmiştir. Bu dilekler, tarih boyunca birçok insana yaşamın geçiciliğini, ölümün evrensel eşitliğini ve maddi dünyaya olan bağlılığın anlamsızlığını hatırlatmaya devam etmiştir. İskender'in bu son dilekleri, hayatın ve ölümün doğasına dair evrensel ve derin mesajlar içerir ve onun yaşamının sonunda vardığı felsefi sonuçları gösterir.
Büyük İskender’in mirası, sadece fethettiği topraklarla değil, aynı zamanda ölümünden önce bıraktığı bu bilgelik dolu mesajlarla da günümüze kadar ulaşmıştır.