1959 yılının soğuk bir Şubat ayında, Sovyetler Birliği'nin Ural Dağları'nda yaşanan ve hala çözülemeyen Dyatlov Geçidi Olayı, tarihteki en gizemli vakalardan biri olarak kabul ediliyor. Adını, grubun lideri olan Igor Dyatlov’dan alan bu olayda, 9 deneyimli dağcının ölümleri, ardında sayısız soru işareti ve komplo teorisi bıraktı.

Dağcılar, Ural Politeknik Enstitüsü’nden bir grup öğrenciydi ve zorlu kış şartlarında bir yürüyüş planlamışlardı. Yolculuklarına başlamadan önce grup 10 kişiydi; ancak içlerinden biri hastalanınca geri dönmüş ve olaydan sağ kurtulmuştur. Diğer dokuz kişi ise, geri dönüş tarihleri geçmesine rağmen kamplarına dönmeyince arama kurtarma ekipleri bölgeye yönlendirildi.

Dyatlov Geçidi, özellikle yerel Mansi halkı tarafından kutsal sayılan ve zor doğa koşullarıyla bilinen bir bölgeydi. Grubun kaybolmasıyla başlayan soruşturma, daha sonra bulunan cesetlerin gizemli halleriyle daha da karmaşık bir hal aldı. Bugün bile bu olayın tam olarak ne şekilde gerçekleştiği bilinmiyor.

Olayın Ardındaki Gizem: Dağcılar Nasıl Bulundu?


Arama kurtarma ekipleri, dağcıların cesetlerine ulaştığında karşılaştıkları manzara, olayı normal bir kazadan çok uzaklaştırıyordu. Dağcıların çadırları içeriden yırtılmış, cesetler kamp alanından uzak noktalara dağılmıştı. Üstelik bazıları ayakkabısız, bazılarıysa çok hafif kıyafetlerle donarak ölmüştü.

Fiziksel Yaralanmalar ve Anormallikler

Çadırın İçeriden Yırtılması: Dağcılar, sanki bir tehlikeden panikle kaçıyormuş gibi çadırlarını içeriden yırtarak kaçmışlardı. Bu durum, onların dışarıda tehlike hissetmiş olabileceğine dair spekülasyonlara yol açtı.

Dağılmış Cesetler: Grup üyelerinin cesetleri kamp alanının farklı yerlerine dağılmıştı. Bazıları karların içinde yarı çıplak halde bulunmuş, diğerleri ise akarsuya yakın bir noktada sanki birbirlerini aramışlar gibi duruyorlardı.

Ağır Yaralanmalar: İki dağcının kafatası ve göğüs kafesinde ciddi kırıklar bulunmasına rağmen, bu yaralanmalar dışarıdan görünür bir darbe izine sahip değildi. Bu, yaralanmaların çok güçlü bir basınç sonucu gerçekleşmiş olabileceğini düşündürmüştür.

Eksik Organlar ve Radyasyon: Bir kadın dağcının dili ve gözleri eksikti, bu da vahşi hayvan saldırısı ya da doğa koşullarından kaynaklanan bozulma ihtimalini gündeme getirmişti. Ayrıca bazı dağcıların kıyafetlerinde anormal düzeyde radyasyon izleri bulunmuştur. Bu, olayın sıradan bir dağ kazası olamayacağına dair teorilerin ortaya atılmasına neden oldu.


Olay Hakkında Ortaya Atılan Teoriler


Dyatlov Geçidi Olayı’na dair sayısız teori geliştirilmiş, ancak hiçbiri kesin bir çözüm sunamamıştır. İşte o teoriler:

Çığ Teorisi: Rus yetkililerinin 2020 yılında sunduğu resmi açıklamaya göre, olayın nedeni bir çığ felaketiydi. Ancak çığ izlerinin olmaması ve dağcıların tuhaf yaralanmaları bu teoriyi şüpheli kılıyor.
Askeri Deney: Bölgede Sovyet askeri deneylerinin yapılmış olabileceği ve dağcıların bu deneylerin kurbanı oldukları düşünülüyor. Radyasyon izleri bu teoriyi destekler nitelikte.
Paranormal ve UFO Teorileri: Bazı teorilere göre dağcılar UFO’larla ya da bilinmeyen varlıklarla karşılaşmış olabilir. Bu teoriler, özellikle çadırın içeriden yırtılması ve bazı dağcıların eksik organlarıyla ilgili tartışmalara dayanmaktadır.
Psikolojik Etkenler: Dağcıların zor doğa koşulları altında psikolojik olarak baskı altına girmiş ve kontrolsüz davranışlar sergilemiş olabilecekleri de öne sürülen başka bir olasılık. Yoğun soğuk ve oksijen eksikliği, grubu delirme noktasına getirmiş olabilir.


Dyatlov Geçidi Olayı, 1959'dan bu yana çözülmeyi bekleyen bir gizem olarak kalmış ve pek çok araştırmacı, tarihçi ve komplo teorisyeninin ilgisini çekmiştir. Olayın ardından yapılan soruşturmalarda net bir sonuca ulaşılamamış, ancak olay pek çok kitaba, belgesele ve filme ilham kaynağı olmuştur.

Olayın resmi açıklaması 2020 yılında bir çığ felaketine bağlansa da, birçok kişi bu teorinin yeterli bir açıklama olmadığına inanıyor. Dağcıların yaşadığı yaralanmalar, eksik organlar ve radyasyon izleri bu gizemi derinleştiren unsurlar olarak öne çıkmaya devam ediyor.

Dyatlov Geçidi Olayı, tarihteki en büyük dağcılık gizemlerinden biri olmaya devam ediyor. Her yeni bulgu ya da teori, olaya dair ilgiyi daha da artırıyor. Hala tam anlamıyla çözülememiş olması, bu olayı merak uyandırıcı kılmaya devam ediyor.