Hindistan ve Güneydoğu Asya’da paranın öyküsü üç bin yıl önceye kadar sürmektedir. Hindistan ve onun komşuları; Sri Lanka, Pakistan, Nepal gibi ülkelerin de para birimi rupi olarak adlandırılır. Rupi (rupee) sözcüğü Hintçe gümüş sikke anlamına gelen “rupya” kelimesinin İngilizceye çevirilmiş halidir. Şu an kullanımda olan rupi’nin öyküsü İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası’nın (Uzakdoğu ve Hindistan’da İngiliz sömürgeciliğini temsil eden ticaret şirketi) 1835 yılında özellikleri belirlenmiş yeni bir gümüş sikkeyi Hindistan’da dolaşıma sokmasıyla başlamıştır.


Hikayemizi anlatmaya adına pek rastlamadığımız, Hindistan’ın ilk standart sikkesi haline gelen ve bilinen adıyla rupiye dönüşen Doğu Hindistan Kumpanyası’nın gümüş rupi sikkelerinin gelişmesinde büyük rol oynamış, Brahmi yazısının şifrelerini çözerek Hint tarihine büyük katkıları olan James Prinsep ile başlıyoruz. Hindistan’da bulunan, Hindistan’ın parasını bugünkü hale getirmek için çok uğraşlar veren İngiliz ailesinin dikkat çeken ismi James Prinsep’in babası John Prinsep, madeni para basma makinesini Hindistan’a getirmiş ilk kişiydi.

İngiliz yönetici, Hint sikkelerinin tarihine ilişkin çalışmalara öncülük etmiş bir bilim adamı olması sebebiyle, James Prinsep'in adına William Wyon tarafından tasarlanmış gümüş bir madalyon.

1780 yılında Kalküta şehrinin yakınlarında bakır sikke basmak üzere makineli bir darphane açmak için kumpanyadan gerekli izinleri aldı. 1785 yılında bu kez gümüş sikkeleri basmak için Doğu Hindistan adına yeni bir sikke sistemi düzenlemesi vermesi için kumpanyayı ikna etmeye çalıştı ancak başarılı olamadı. Elli yıl sonra kumpanyanın Kalküta darphanesinde yönetici olarak çalışan oğlu James, Hindistan’ın sikke sistemini başarılı bir şekilde tasarladı ve kumpanyanın yönettiği bölgelerde Batı tarzı bir sikkeyi dolaşıma sokmayı başardı.

Kalküta’nın finansal ve sonradan hükümet sekreteri olan kardeşi Henry, Bengal Bankası’nın nasıl yönetildiğini denetlemek için uğraşlar verdi 1836 yılında Londra’da General Bank of India adıyla yeni bir banka kurulması önerisine karşı çıkarak Hindistan’da bağımsız bankacılığın korunmasında büyük katkılar sağladı. Diğer Prinsep kardeşlerden ikisi banka müdürü diğerleri avukat olarak bankanın faaliyetinde görev aldılar. Banka, 1921 yılında Imperial Bank of India, 1955 yılında ise State Bank of India’ya dönüştü.

Kalküta'daki yeni darphanenin 1 Ağustos 1829 tarihli açılışının ardından Thomas Prinsep tarafından yapılmış suluboya tablosu. Darphane bütün Hindistan'ın sikke gereksinimini karşılayacak kapasitedeydi.

James Prinsep, Hindistan’ın geçmişine büyük ilgi duyuyordu 1819 yılında geldiğinde Hindistan’ın erken dönem tarihi pek bilinmiyordu. Antik dönemlerin yazıları olan Brahmi ve Haroşti’yi çözümledi Brahmi’yi okumasıyla Budizm’in ilk büyük koruyucusu, antik Hindistan’ın en önemli imparatoru Aşoka’nın varlığını dünyaya kazandırdı Haroşti’yi okumasıyla da Büyük İskender’in halefleri olan Hellen krallıklarının uzantılarını ortaya çıkarttı. Bu keşiflerle Hindistan’da bulunmuş antik sikkelerin bir kronolojisini oluşturdu.

Prinsep’in Erken Dönem Sikke Araştırmaları ve Hindistan’da Sikke Basımının Başlangıcı

Tarihçiler Hindistan’daki ilk sikkelerin ortaya çıkışını M.Ö. 8. yüzyıla kadar geriye götürürler. Prinsep de sikkenin Hindistan’a Yunan dünyasından geldiğine inanıyordu. Antik Hindistan’da Yunan tarzı sikkelerin kullanıldığı kanaatine vardı.

M.Ö.2 yüzyıl ortasında Hindistan'ın kullandığı Yunan kralı I. Menandros'un gümüş drahmisi.

Hint geleneğinin ilk sikkeleri İran’ın Ahemeni İmparatorluğu’nun doğu bölgelerinde üretilmiştir. Üretilen Yunan ve İran sikkeleri günümüzde Afganistan ve Pakistan’a kadar ulaşmıştı. Bu nlartaklit edilmiş sikkelerdi ve yerel para olarak benimsenmişti. Hintliler damgalı gümüş sikke üretiminin yanında bakırı kalıplara dökmek suretiyle yeni bir sikke türü de elde ettiler. M.S 1. yüzyıldan itibaren sikke basımı Güney Hindistan ve Sri Lanka’ya da yayıldı.

Hint sikkeleri küçük gümüş parçalardan oluşuyordu bir yüzünde oyma damgalar yer alıyordu bunlar hayvansal, dinsel, bitkiler ve gündelik hayatın yer aldığı simgelerdi. Güney Asya bölgesindeki Yunan hakimiyeti zamanla dağıldı ancak bu durum Yunan sikke geleneğini sona erdiremedi. 10. yüzyıl sikkelerine hala Yunanca drahmi’den gelen Hintçe bir sözcük olan dramma denilmesi bu durumun en iyi örneğidir.

M.S. 2. yüzyıl başlarında Hindistan kralı I. Kanişka'nın altın sikkesi.

Hint parası üzerinde yalnızca Yunan etkileri görülmemiştir Babürlüler sayesinde Farsça yazılarla İslami geleneğin de katkısı büyüktür. Hindistan’ın güneyinde İngilizler, Hollandalılar, Portekizliler, Fransızlar ve Danimarkalılar vardı Sri Lanka’da ise Portekizliler, Hollandalılar, İngilizler bölgede varlığını sürdürüyorlardı. Hindistan’ın kalan kısımlarında Avrupalı güçlerin sikkeler üzerinde hakimiyetleri daha zayıftı bu yüzden Avrupalılar kendi sistemlerini yerel sisteme uydurmak zorunda kaldılar.

Portekizliler 16. yüzyıl sonlarında Hindistan’da sikke ihraç eden ilk Avrupalılardı ama Babürlü sistemini benimsediler. 17. yüzyılda İngilizler taç soyluluk armaları gibi Doğu Hindistan Kumpanyası’nın simgesi gibi desenlerle Hint parası bastılar ancak bu sikkelerin dolaşımı sınırlı kaldı ve Babür tasarımlı sikke üretmek zorunlu hale geldi. Babürlülerin kurduğu İslami gelenek öyle kalıcı oldu ki İngilizler başarılı sikke sistemi oluşturmak için kendilerini İslami geleneğe uydurmak zorunda kaldılar örneğin baba John Prinsep tarafından yapılan sikkeler, Babür Şahı II. Alem (1759-1806) adına basılıyordu.

Hintli ideal kral Çakravarti'yi ulusal refahın kaynağı rolünde göklerden sikke yağmasını sağlarken gösteren rölyef.

Birçok eyalette sikke basılıyordu ancak sikkenin kabul görmesi için üzerinde Babür İmparatoru Şah II. Alem’in adının taşınması zorunluydu. İnsanlar bozuk para olarak deniz kabuğu kullanma adetlerini kaldırmamışlar bozuk para niyetine deniz kabuğu kullanmayı sürdürmüşlerdi.

Sikke basımı ve devlet arasındaki ilişkiye değinen eski Hint metni Arthaşastra’ya göre kral, devletini ancak güçlü bir ordusu, memurları ve hazinesi aracılığıyla kontrol ederse hüküm sürebilir bu da hazinesi dolu olduğunda gerçekleşirdi ki ordusuna ve memurlarına ödeme yapabilsin. Gelirlerini ve giderlerini gözettiğinde hazine ve ordudan kaynaklanan bir felakete uğramayacağını belirtmiştir.Bir kralın tebaasına refah getirebilmesi için önce kendisinin refah içinde olması gerekir tarzındaki Hint anlayışı her dönemde benimsenmiştir. Örneğin günümüzde British Museum’da bulunan Amaravati’deki Budist tapınağından alınmalı kabartmalı rölyefte kral, uyruklarına sikke saçarken görülür;

Hint Geleneğinde Para ve Din İlişkisi

Krallar dinsel ayinlerini gerçekleştirebilsinler diye altın sikkelerin varolduğu düşünülür. Bir Hint hükümdarı ancak bir at kurban ederse, diğer ayinlerin gerçekleşmesi için tören yaparsa, Brahman rahiplerine yüksek tutarlı ödemeler yaparsa ancak o zaman dünya hükümdarı olabilirdi. Hindu dininin geleneksel metinleri olan Veda'larda rahiplere altınla ödeme yapılırdı.

Son olarak Hindistan'da 19 .yüzyılda İngiliz tipi banknotlar kullanılmaya başlanmıştır, 1806'dan 1815'e kadar 20 milyon rupi'den fazla banknot basılmıştır.