“Paranın kendisi yaşamın gerekliliklerini doğrudan sağlamaz ancak doğal zenginliklerin değişimini kolaylaştırmak için icat edilmiş yapay bir araçtır. Şurası gayet açıktır ki sikke sivil topluma son derece faydalıdır ve devletin işleri bakımından da gereklidir.” Nicole Oresme (1320-1382)

Ortaçağ dünyası uzun zamanlar emperyalist Romalıların gölgesinde yaşamıştı. Batı Roma İmparatorluğu’nun sona ermesiyle sikke ve paranın üretimini sağlayan devlet finansman sistemlerinin bulunduğu pek çok kamu kurumu ortadan kalktı. Roma sonrası dönemde altın ve gümüş siyasi yapıdaki dolaşımdan çok, kralların soyluların ve piskoposların özel hazinelerinde birikmeye başladı. Avrupa’da bir finans sisteminin oluşması yüzyıllar sonra gerçekleşecekti.

Batı Roma İmparatorluğu’nun topraklarına yerleşen Germen halklarının, askerlere yaptıkları ödemeleri, lüks mallar ve mülk edinmeleri, kiliseye yaptıkları bağışların tümü sikke ile gerçekleşiyordu. Barbar halklarda bir yandan değiş tokuş hala sürerken para da ticaretteki yerini almıştı. Vandallar, Lombardlar, Vizigotlar, Franklar ve Burgundialılar gibi barbar halklar Roma benzeri sikke sistemini uyguluyorlardı.

Frank Kralı I. Theodebert'in altın solidus'u. Theodebert, kendi adını solidus üzerine koyduran ilk barbar kraldır.

Roma sikkeleri bir tek Britanya dışında bütün eski Batı Roma toprakları üzerinde üretilmeyi sürdürdü. Batı Avrupa’nın parasal sistemi, Roma egemenliğinin sona ermesinden sonra değişti. Barbar krallıklar yüksek değerli sikkeler kullanıyorlardı ve kullandıkları sikkelerin tümü altındandı. Bunun sebebi kent merkezli ekonominin geniş topraklar üzerinde yayılmış kırsal bir ekonomiyle yer değiştirmesiydi. Eski Roma vergi sistemi tümüyle ortadan kalktı ülkeler arası ticaret daha alt düzeye indi ve sikkenin dolaşımı giderek yavaşladı.

Azalan altın stokları yeni kaynaklar bulunmadığı için beslenemiyordu. Sikke talebi yükselmeye başladığında sorun daha da şiddetlendi başarılı barbar hanedanlar yıkıcı savaş durumlarına karşı daha istikrarlı koşullar yarattı ve ticari yaşam ile para kullanımını geliştiren mali sistemler kurdular. Yeni oluşan pazar ve panayır gibi alışveriş yerleri altın tremissis’ten daha az değerli bir sikke gereksinimini ortaya çıkardı.

İspanya'da basılan, göğsündeki haç ile Bizans sikkesinden ayırt edilen altın Vizigot tremissis'i.

Büyük nüfuz elde eden, halk üzerinde etkili olan Hıristiyan kiliseleri de ticaretin yeniden canlanması için para dolaşımını körüklüyordu. Bu sırada İspanya topraklarında yaşayan Vizigotlar, en düşük ayarlı altın tremissis’i üretmekteydiler. 8. yüzyıl başlarındaki Arap istilası ile para darbı son bulana kadar hiç gümüş sikke basmadılar. İtalya’da Lombard altın sikkelerinin de benzer şekilde saflığı azaldı ve sınırlı sayıda basılan gümüş sikkeler kullandılar.

Papa tarafından II. Roma olarak ilan edilen Franklar tarafından kurulmuş Karolenj hanedanının ilk yıllarında Avrupa para sistemi bir dönüşüm geçiriyordu. Bu hanedanın ilk kralı Cüce Pepin, 755 yılı civarında sikke sisteminde köklü bir reform yaparak orijinal peninin ağırlığını ve gümüş içeriği yeniden belirledi. Daha yayvan ve daha ince yapısıyla eski paradan tamamen ayrılan yeni para, Ortaçağın sonuna kadar Avrupa'daki standart gümüş birim olarak kaldı. Darphanelerin sayısı iyice azaldı ve bir süre sonra İspanya ve Lombard krallığında aynı tasarıma sahip sikkeler üretilmeye başlandı.

Bohemya Dükü II. Boleslav'a ait (967-999) Prag'da basılmış bir gümüş peni. Birinci görsel Tanrının elini göstermektedir.

Avrupaya Korku Salan Vikinglerin Para Tarihindeki Rolü

Vikinglerin gücü düşmanlarına yaydıkları korkudan kaynaklanıyordu. Korku ve tehdit altındaki düşmanlar savaşmayı dahi göze alamayıp haraç ödemeyi tercih ediyorlardı. 8 ve 11. yüzyıllar arasında Vikingler’in diğer devletler üzerinde yarattığı izlenim, finansal anlamda daha ileri toplumların servetlerini acımasızca haraca bağlayarak gümüşe karşı açlıklarını doyuran çapulcu zorbalar oldukları şeklindedir.

Örnek olarak İngilizler 992-1012 yılları arasında kendilerini koruyabilmek için binlerce poundluk gümüş ödedi. Öyle ki ödenen bu haraç bir vergi sistemi halini almıştı. Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalar Vikingler’in, kasabaların ve ticaretin gelişimine büyük katkılar sağladıkları yönündedir. Her iki bakış açısı da gerçeği yansıtır birbiriyle ilişki içindedir. Vikingler yabancı para kullanıyorlardı kendi parasal sistemlerini kurmadılar. Çünkü sistemi işletmek için gerekli kurumları işletmek zaman alıyordu.

Viking tehdidi, 9. yüzyıl Avrupası'nda hızla büyüyordu. Bu tehdit Avrupa’da paranın hem genişlemesine hem de zayıflamasına yol açtı. Karolenj darphaneleri, Vikinglerin talep ettiği yüksek miktarlı haraçların ödenmesi için gereken sikke teminiyle uğraşıyordu. Yine aynı yüzyılda Vikingler Rusya’dan Konstantinopolis’e ve İslam ülkelerine doğru kendi ticaret rotalarını geliştirdiler. İngiliz adalarına Vikinglerin yerleşmesiyle ticaret ağı Kuzey Denizi ve İrlanda Denizi üzerinden batıya doğru genişledi.

Anlaf Guthfrithsson'ın (939-941) Britanya'nın York kentinde basılmış üzerinde bir pagan motifi olan kuzgunun betimlendiği gümüş penisi. Vikingler 10. yüzyıl boyunca York'u kontrol altında tutmuşlardır.

Fransa ve Almanya’da 10. yüzyılda başlayan devlet merkezinin gücünü yerel yönetimlere aktarma eğilimi, 12. yüzyılın başlarına kadar yoğunlaşarak sürmüştü. Fransa kralı ve Alman imparatoru sikke basma haklarını feodal beylere verdiler. Bu dönemin başında paranın kullanımı ve dolaşımı artmıştı. 12. yüzyılda Saksonya’daki Goslar madenleri tükenmiş bunun sonucunda Avrupa’da gümüş kıtlığı ortaya çıkmıştır. Bu da darp etkinliklerinde ve para arzında düşüş meydana getirmiştir.

Bu zamanlarda gümüş peni, Kuzey Avrupa’nın birçok bölgesinde tek sikke birimi olarak varlığını sürdürdü. Piyasa işlemleri yaygınlaştıkça daha küçük birimlere ihtiyaç duyuldu altın sikkeler ise törensel kullanımlar için basılmaktaydı. Güney İtalya ve Sicilya’da para birimi genel Avrupa sisteminin dışında kaldı. Bunun nedeni İslam ve Bizans imparatorlukları arasında bir bölgede olmalarından kaynaklanıyordu kullandıkları sikkeler Arap ve Bizans modellerinden esinlenilmişti. 12. yüzyıl ortası itibariyle Batı Avrupa’daki parasal durgunluk yerini Meissen’de ve Freiburg’da yeni gümüş kaynakların bulunmasıyla büyük bir genişlemeye bıraktı.

“Bütün krallıklar ona imrenmektedir çünkü hiçbir krallığın onunla kıyaslanabilecek bir parası yoktur.”

Demiştir Cosmas İndicopleustes Doğu Roma İmparatorluğu için. Gerçekten de Doğu Roma, yüzyıllar boyu Ortaçağ Avrupası ile İslam dünyası arasındaki stratejik yerde konumlanarak önemli bir takas noktası olduğu kadar büyük bir medeniyetin de beşiği olmuştur. Onların sikkeleri, komşu devletlere ve kendinden sonra gelecek olanlara örnek olmuştur. Devletlerin para birimlerine modellik etmiş, beş yüzyılı aşkın süreyle parasal sistemin temelini oluşturan ve “ortaçağ doları” olarak adlandırılan altın soliduslar, Akdeniz dünyasının temel ticaret sikkesi olarak üstünlüğünü sürdürmüştür. Temelini Büyük Constantinus’un solidus’unun oluşturduğu Bizans’ın altın sikkesi yüzyıllar boyunca Avrupa’da bir istikrar simgesi olarak kaldı. 13. yüzyıla kadar şöhretini sürdürdü.

Vienne veliahtı II. Humbert'in (1333-1349) altın florini.

12. yüzyıldan başlayarak sikke basımı Avrupa’nın birçok yerine yerleşti para basımı artık daha merkezi bir hal almıştı. Nüfusun arttığı kasaba ve kentlerin büyüdüğü ve hem yerel hem de uluslararası ticaretin genişlediği bir dönemde sikkeler parasal gereksinimlerin karşılanması için uygun hale getirildi. 13. ve 14. yüzyılda büyük gümüş sikkeler Avrupalı pek çok sikke sistemine yayıldı. Yeni tip sikkenin gelişimine öncülük eden olay 1160 ve 1294 yılında keşfedilen yeni madenlerdi. Yeni gümüşün Avrupa para arzı üzerinde yarattığı etki muazzam ölçüde olmuştur.

Örnek olarak 1300 yılında İngiltere’de dolaşımdaki sikke miktarının 1600’lü yıllara dek bir benzerinin bulunmadığı tahmin edilir. 1251-1252 yıllarında Cenova ve Floransa "genovino" ile "florin" adıyla altın sikkelerini piyasaya sürdüler. Florin, altın sikke kavramını Avrupa geneline yayması ve pek çok taklidine ilham vermesiyle bir sonraki yüzyılın uluslararası ticaretinde büyük önem taşıdı.

Uluslararası Ticaret Şebekeleri ve İtalyan Bankacılık İşlemlerinin Ortaya Çıkması

Kuzey İtalya'nın bankerleri, sikkelerin yer değiştirmesine gerek kalmaksızın fonların uzak mesafeler arasındaki transferine olanak sağlayan ticaret şebekeleri kurmuşlardı. Örneğin para, Tapınak Şövalyelerine ya da Lombardiyalı bir aile adına yatırılıp bir kredi mektubu alınabiliyor ve aynı tutar aynı kurumun bir biriminin bulunduğu başka bir yerde belirli bir para biriminden nakit olarak geri alınabiliyordu. Böylece fiziksel para transferlerini en aza indirgeyen  ticaret sistemleri gelişmekteydi.

Cenovalı bankerler aynı zamanda hem aynı bankadaki farklı hesaplar hem de farklı bankalar arasında transferlere olanak sağlayarak yerel bankacılığın gelişimine de öncülük ettiler ve faize dayalı mevduat hesaplarını da geliştirdiler.

14. yüzyıl sonlarına ait bir el yazması olan De Septem Vitis'ten Cenovalı bankerler.

Para, hükümet ve toplum açısından çok daha önemli bir rol oynuyordu. Hükümdarlar hizmetkarların ücretlerini toprak karşılığı değil  para ile ödemeye başladılar. Ordular yetiştirmek için artık zorla asker toplamak yerine birlikleri nakit oalrak takviye edip ödeme yaptılar. Ancak bu çağdaki sikke kullanımı fazla abartılmamalıdır toplumun çoğu gündelik hayatında  sikkeden yararlanmıyordu. Gündelik kırsal yaşam genellikle değiş-tokuşa dayanıyordu.