Genel olarak bir ülkedeki enflasyon oranının yüzde 100 veya daha fazla artması durumuna hiperenflasyon denir. Ancak farklı ekonomistlere göre enflasyon oranının ayda yüzde 50 veya yüzde 200'ü geçtiği durumlar da hiperenflasyon olarak tanımlanabilir.

Tarihteki ekonomik gelişmelere baktığımızda hiperenflasyon yaşayan ülkeler olduğunu görebiliriz. Tarihte çarpıcı bir şekilde Zimbabwe, Yunanistan, Almanya, Yugoslavya ve son olarak da Macaristan’ı hiperenflasyon yaşayan bazı ülkelere örnek olarak gösterilebiliriz.

  • En yüksek aylık enflasyon oranı: %29.500
  • Fiyatların iki katına çıkma süresi: 3,7 gün

Hiperenflasyonun en bilinen örneklerinden biri Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya Weimar Cumhuriyeti'nde meydana geldi. Almanya, savaşı kazanacağını ve alacakları tazminatla geri ödeyeceğini düşünerek savaşa yönelik harcamalar için büyük miktarda borç aldı. Ancak düşünülen gibi olmadı... Almanya yalnızca savaşı kaybetmekle kalmadı, aynı zamanda milyarlarca dolar tazminat ödemek zorunda kaldı.

1921'de bir Dolar 70 Mark iken, tarih 1923 Kasımı gösterdiğinde bir Dolar 840 milyar Mark ediyordu.

Versay Antlaşması ile yükletilen amansız borçlar, enflasyonun bir çığ gibi büyümesine sebep oldu. Üretim ve ekonomik hayat felce uğradı. Ülkede yaşanan siyasal kargaşalar ekonomik hayatı daha da tahrip ediyordu. Alman Mark'ı günden güne değerini kaybediyordu. 1923 yılı ise Almanya için ekonomik krizin tavan yaptığı bir yıl oldu. 1923 yılının Ekim ayında Almanya’da enflasyon, ayda yüzde 29.500’e kadar çıkmıştı ve fiyatlar her üç-dört günde bir ikiye katlanıyordu. 1923 Şubatında Berlin'de bir kilo et 3.400 Mark iken, Kasım ayında bu fiyat 280 milyar Mark idi. 1921'de bir Dolar 70 Mark iken, 1923 Kasımında bir Dolar 840 milyar Mark idi. Vergiler devlet masraflarının ancak %2' sini karşılıyordu.

İngiltere ile Amerika bu meselenin çözümlenmesini istiyorlardı. Her iki devlet de birer komite kurarak Almanya için bir ödeme planı hazırladılar. Sonunda Amerikalı Charles G. Dawes'in ödeme planı, 1924 Ağustosunda Londra'da imzalanan bir protokol ile kabul edildi. Dawes Planı, Almanya'ya bir rahatlık getirdi. Almanya, yeni bir para sistemi ile ekonomisini düzeltti. Mark'ın kıymeti yükselmeye başladı. Üretim arttı ve Almanya'nın milletlerarası ticareti genişledi. "Made in Germany", dünya ticaretinde yeniden alışılan bir isim oldu.

  • En yüksek aylık enflasyon oranı: %13.800
  • Fiyatların iki katına çıkma süresi: 4,3 gün

İkinci Dünya Savaşı, Yunanistan'ı içinden çıkılması zor bir borca ​​soktu. Ülkenin Mihver Devletler tarafından işgal edilmesi, durumu olduğundan çok daha kötü bir hale getirdi.

Bununla beraber Yunanistan'da milli gelir önemli ölçüde düşmüş ve buna paralel olarak vergi gelirleri de azalmıştı. Yunan merkez bankası bu maliyetleri karşılamak ve savaş borcunu ödemek için para bastı ve 1943 yılında hiperenflasyon başladı. Bununla birlikte tarım üretiminin sekteye uğraması kentlerde büyük gıda sıkıntısına yol açtı. Bu döneme Yunan tarihinde Büyük Kıtlık dönemi denilmektedir.

Vergilerin toplanamaması da enflasyonun yükselmesini hızlandırdı ve 1944 yılının Kasım ayına gelindiğinde doruğuna ulaşan enflasyon, ayda yüzde 13.800’e ulaştı. 1942′de en yüksek para birimi 50.000 drahmi iken 1944′te 100 trilyon drahmiydi. Halk 1945 ortasına kadar fiili para birimi olarak İngiliz Sterlini’ni kullanmaya devam etti.

Yunanistan iç savaşından sonra İngilizler, ülkeyi tekrar istikrara kavuşturmak için bir mali reform planı teklif etti. 1947′nin başında fiyatlar istikrar kazandı, kamu güveni yeniden sağlandı ve milli gelir yükseldi, böylece Yunanistan hiperenflasyon girdabından çıkmış oldu.

1946 yılında hiçbir değeri olmayan 100 milyon Macar pengosu.
  • En yüksek aylık enflasyon oranı: %13.600.000.000.000.000
  • Fiyatların iki katına çıkma süresi: 15,6 saat

Macaristan’da yaşanan durum, enflasyonun en kontrolden çıkmış örneğidir. Fiyatlar 15 saatte bir ikiye katlanıyor, insanların sabah cebinde olan para, akşam olduğunda yarıya inmiş oluyordu. İkinci Dünya Savaşı Macaristan'ın milli servetinin yüzde 40'ını silip süpürmüş, başkenti Budapeşte'nin yüzde 80'i harap olmuş, yolları ve demiryolları bombalanmış ve hükümet savaş sonrası büyük tazminatlar ödemeye zorlanmıştı.

İkinci Dünya Savaşı’nın getirdiği maliyetler, ülkede para birimi politikasının gevşemesine ve ülkenin yerli para biriminin değer kaybetmesine yol açtı. Savaşın ardından Macar hükümeti inanılmaz derecede para bastı. Fiyatların iki katına çıkması yalnızca 15,6 saat sürdü. Ülkede aylık enflasyon oranı ise yüzde 13,600,000,000,000,000 olarak kaydedildi.

1 Ağustos 1946'da hükümet, katı bir vergi reformu, ülke dışına çıkarılan altın cinsinden varlıkların geri getirilmesi ve altın ve değerli dövizlerle desteklenen yeni para birimi Forint'in benimsenmesini de içeren radikal bir istikrar programı uygulamaya başladı. Forint bugün hala dolaşımda, ancak önümüzdeki birkaç yıl içinde Euro ile değiştirilmesi bekleniyor.

  • En yüksek aylık enflasyon oranı: %79.600.000.000
  • Fiyatların iki katına çıkma süresi: 24,7 saat

Ülkenin 1980’de bağımsızlığını ilan etmesinden sonra Zimbabwe ekonomisi ilk yıllarını oldukça istikrarlı şekilde geçirmiştir. Ancak 1990'lı yılların başında yanlış hükümet politikalarının uygulanması enflasyon sorununu ortaya çıkardı. Diğer yandan Başkan Robert Mugabe hükümeti, kredileri ödemek ve ülkenin Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve İkinci Kongo Savaşı’ndaki askeri müdahalesini finanse etmek için para bastı. Basılan para aynı zamanda ordu ve hükümet yetkililerine daha yüksek maaş ödemek için de kullanıldı. Kısa sürede ülkedeki aylık enflasyon oranı yüzde 79.600.000.000 olarak gerçekleşti ve fiyatlar yaklaşık bir günde iki katına çıktı.

2000'li yıllar boyunca fiyatlardaki artış giderek hızlandı ve 2008'in Kasım ayına gelindiğinde enflasyon ayda yüzde 79 milyar gibi inanılmaz bir orana yükselmişti. Dükkanlar günde bir kaç kez fiyat değiştiriyordu. Ekonominin çökmesi insanları su ve elektrik kesintileri, bankalar, benzin istasyonları ve büyük gıda sıkıntısı nedeniyle marketler önünde oluşan kuyruklarla yaşamak zorunda bıraktı.

Zimbabwe hiperenflasyonu, para birimini yeniden fiyatlandıran ve ABD dolarına sabitleyen Zimbabwe Merkez Bankası’nın doğrudan müdahalesiyle sona erdi.

  • En yüksek aylık enflasyon oranı: %313.000.000
  • Fiyatların iki katına çıkma süresi: 1,4 gün

1993-1995 yılları arasında Yugoslav dinarı ile bir başka aşırı hiperenflasyon vakası yaşanmıştı. Yugoslavya Birinci Dünya Savaşı sonrasında Bosna Hersek, Hırvatistan, Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Slovenya’nın birleşmesiyle oluşmuş bir ülkeydi.

1980’lerdeki ekonomik ve politik kriz iç savaşlara yol açmış ve sonunda kurucu cumhuriyetler birer birer Yugoslavya’dan kopmuştu. 1992’ye gelindiğinde Yugoslavya’dan geriye sadece Sırbistan ve Karadağ kalmıştı.

Yugoslavya’daki hiperenflasyonun nedenleri bölgedeki çatışmalardan, yerel ekonomik krizlerden ve hükümetin kötü yönetiminden kaynaklanıyordu. Savaş ve iç pazardaki daralma ile başı derde giren Yugoslav hükümeti, kasasını para basarak doldurmaya çalıştı. Kontrolsüz kamu harcamaları, yolsuzluk, verimsizlik ve 1992-1993 yıllarında uygulanan Birleşmiş Milletler ambargosu da eklenince her şey çok daha zorlaştı. 1994 yılının başında fiyatlar her ay yüzde 313 milyon artıyordu.

Toplumsal huzursuzluğu gidermek ve BM yaptırımlarını kaldırmak için müzakerelerde bulunan zamanın Sırp lideri Slobodan Miloseviç, sonunda altın ve döviz rezervleri ile desteklenen yeni bir para birimi olan 'yeni dinarı' kullanmayı kabul etti.