"Gök cisimlerinin hareketlerini hesaplayabiliyorum ama insanların deliliğini hesaplayamıyorum."

 Isaac Newton, bu sözü tarihin meşhur finansal krizlerinden biri olan Güney Denizi Balonu için söylemişti. O dönemde hisse senedi almak bir akım haline gelmiş ve Newton da bu akıma çevresindeki söylentilere kulak verip katılmıştı. Bu "deliliğe" kendisi de katılan Isaac, bu işten pek de kârlı çıkmadı ve onun borsada büyük paralar kaybetmesi bize şunu öğretti; dünya üzerinde yaşamış en zeki fizikçi olmak ile akıllı bir yatırımcı olmak arasında büyük fark vardır...

İngiltere, İspanya Veraset Savaşı'ndan (1701-1714) sonra, ekonomik bir canlanma yaşamış, 1713'te Utretch Anlaşması ile Güney Amerika'daki İspanyol sömürgeleri ile ticaret yapma hakkı elde etmiştir. Bu anlaşma ile birlikte ülke kısa süre içinde global bir pazar haline dönüşmüştür.

İngiltere'nin yükselişi başlamış, servet ve lüks yalnızca aristokrasiye ait olmaktan çıkmış, borsaya yapılan yatırımlar sonucu biraz da şansın yaver gitmesiyle sınıf ve cinsiyet ayrımı olmadan insanlar iyi para kazanır hale gelmişti. İşte İngiltere'deki bu olumlu hava Güney Deniz Balonu'nun temelini oluşturacaktı.

Her şey, 1711'de bir Parlamento Yasası ile Güney Denizi Şirketi adlı bir İngiliz anonim şirketinin kurulmasıyla başladı. Böylece Güney Denizi’nde, Güney Amerika kolonileri arasında yapılacak ticaret, tekelde tutulmuş olacaktı. Güney Denizi Şirketi spekülasyonu, dönemin İngiltere’sinde bütün sosyal sınıflar arasındaki sınırlara nüfuz etmiştir.

Güney Amerika’da olduğu varsayılan yüksek miktardaki altın gümüş gibi değerli madenler, halk arasında konuşuldukça pek çok insanın da şirket hisselerine olan ilgisi artıyordu. Ayrıca bölgede yapılan köle ticareti gayet kârlıydı, pek çok kişi köle ticaretinin kârlarının çarpıcı biçimde artmasını beklediğinden, şirkete karşı büyük bir kamu güveni duyuluyordu. Üstelik bunların yanı sıra dönemin İngiliz hükümeti de halkı Güney Denizi Şirketi’nin hisselerini almaya teşvik ediyordu.

Güney Denizi Şirketi temsil eden bir tablo

Tüm bu talep artışının akabinde şirket hisseleri, 1720 yılının Ocak ayında 128 pound'dan işlem görürken, bu rakam Ağustos ayında 1000 pound'a kadar yükseldi. Bu yükselişin başlıca etkenleri; İngiliz hükümeti, şirketin manipülatif oyunları ve spekülatörler idi. Hükümet, insanları şirketin hisselerini almaya teşvik ederken, şirket de kendi hisselerini alıp satıyordu ki bu oyun şirket hisselerinin dalgalanmasına sebep oluyordu.

Şirketin hisse fiyatları olağanüstü bir şekilde artıyordu ancak gerçekte şirketin bu fiyatları artıracak büyük bir kârlılığı yoktu. Büyüme, tamamen beklenti talebiyle oluşan balon bir büyümeydi. Şirket hisselerinin 1000 pound’a çıktığı Ağustos ayının ilk günlerine kıyasla, Ağustos’un son gününde şirket hisseleri hızla inişe geçmeye başladı. Güney Denizi Şirketi’nin hisseleri 31 Ağustos 1720’de 775 pound, Ekim’de 290 pound, Kasım ayında ise 150 pound’a kadar geriledi ve iyice şişen balon sonunda patladı. Şirket yatırımcıları büyük kayıplara uğradı. Bu borsa krizi, tarihteki ilk çöküşlerden biri olarak kayıtlara geçti.

Güney Denizi Şirketi hisselerinin hızlı yükselişi ve düşüşü.

Bu kriz, akıllı yatırımcılardan tüm parasını bu şirkete yatıran küçük tasarruf sahiplerine kadar binlerce insanın yıkımına, servetlerinin yerle bir olmasına neden oldu. Birçok insan tüm yatırımlarını kaybetti. İngiltere derin bir ekonomik krize girdi. Bu şok olay kamuoyunda büyük tepkilere neden oldu. Siyasiler soruşturma isterken, Güney Denizi Şirketi'nin yöneticileri vatana ihanet ve dolandırıcılıkla suçlandı. Maliye bakanı Londra Kulesi'ne kilitlendi. Şirketin yöneticileri meclis önüne çıkmaya zorlandı.

Jonathan Swift, Güney Denizi Şirketi Balonu’nun çöküşünden sonra 1720’de yazdığı “The Bubble” isimli şiirinde bu şirketin yöneticilerini ve hissedarlarını şu dörtlükte anlatmaktadır:

Kimileri uçan şatolar inşa ederken, yöneticiler denizlere kuruyor; hissedarlar yalnızca orda olduğunu görüyor. Çünkü aptallar, akıllıların istediği şeyi görür.

Dünyanın gelmiş geçmiş en zeki insanları arasında yer alan, fizik bilimine adını altın harflerle yazdırmış Isaac Newton da Güney Denizi Şirketi’nin yatırımcıları arasındaydı. Balonun şişmeye başlamasından bir süre önce şirkete ilk yatırımını yaparak 180 dolardan hisse alan Newton, hisselerini 300 dolardan satarak bunun kârlı bir şey olduğunu görüyor.

Hal böyle olunca Newton 700 dolardan hisse alıyor ve oyuna tekrar dönüyor fakat bir süre sonra balon patlıyor. O zamanın değeriyle 20.000 pound, yani yaklaşık olarak yatırımının neredeyse tamamını kaybediyor. Ancak bu küçük hikaye, Newton’ın zeki olmasına rağmen mantıksız hareket eden kalabalığın ardından giderek, sürü psikolojisinin etkisinde kaldığını gösteriyor.